4 yaşa yaklaşırken

Hani hamilelikte okumaya başlıyoruz ya hafta hafta gelişimi.. Sonra doğduktan sonra başlıyoruz ay ay, neler yapabilir, fiziksel gelişimi, motor gelişimi şeklinde.. Bizimkini kontrol ediyoruz zamanında gidiyor mu diye. Daha sonra terrible two başlıyor, peşinde koşarak horrible three başlıyor huysuzluklarla başederek geçiyor anlamıyoruz bile ne yaptı neden yaptı.. Araştır dur, sor soruştur. Oh okula başladı artık tamam diyoruz bu seferde okula giderken kıyametler kopuyor, alışma dönemi, evden ayrılmak mı zor kalmak mı tripleri.. Evet baylar bayanlar, şu an geldik 4 yaşa..

Bu konuda çok fazla deyiş yok nasıl olacağı hakkında fikrimiz zaten yok.. malum el kitapçığı ile doğmuyorlar. Her gün yeni bir şeyle gelebilirler karşınıza. Bir gün okuldan sinirli çıkar, "neden sen geldin babam gelsin" diye azarlayabilir. Babası okuldan almaya gittiğinde "neden annem yok sen git" şeklinde ki yakarışlar, ağlamalar ve eve gelince de binbir tane bahanelerle, ağlamalarla tutturmalar... Ama nedensiz ama nedenli.. Bir dakika içinde "sizi artık sevmiyorum" çığlığı ve ağlama arkasından "anne seni çok seviyorum" diyip sarılmalar
Yeni bir huy daha başladı, çok severek gittiği okuluna tam girecekken ağlamaklı "anne seni çok özlicemmm" diye iç burkan bir şekilde sızlanmaya başlıyor. Anlatıyorum, "oğlum okula arkadaşlarınla oynamak için geliyorsun öğleden sonra ben seni gelip alıcam. Hiç merak etme.." gibi..

İçim burulmuyor değil, bir tek bu konuda da değil. Çok mutlu bir çocuk, her oyunu babası ve benimle birlikte oynuyor. Anneanne, babaanne, dede, kuzenler, dayılar, amcalar, hep çevresinde ama bi an durup "anne ben okuldayken siz evde napıyosunuz?" diye bir soru patlatabilir. Yada hiç alakasız bir kuzenini özleyip arayalım gelsin diye tutturabilir oldu.





Peki neden böyle oluyor? Nedir 4 yaşın bize getirdikleri? 

-Korkular.. En bariz farklardan biri artık herşeyden ve her an ortaya çıkan korkular. Gölgelerden, karanlıktan, canavardan cadıdan artık o gün ne ile ilgili konuşulduysa ne izlediyse.. O kadar zor ki takip etmek sürekli tepesinde bile olsam yine de yetişemiyorum, yetişemiyoruz. Masal dinlerken
bile içinde ki kaplandan korkabiliyor. Bu durumda bize düşen sürekli anlatmak.. sabırla.. komik hale getirip korkudan mümkün olduğunca ters tarafa götürmek konuyu. En azından ben öyle yapıyorum.

-Tutturma ve sinir ve vurma ve bağırma.. İstediği bir şeye hayır cevabı aldığında yada kurduğu oyunu yanlışlıkla bozduğumuzda yada bizim hiç anlamadığımız bir sebepten bir anda sinirlenip bize vurup anında pişmanlık suratına geçtiğinde, biz hemen olmamış gibi davranıp anlatıyoruz. Eğer "sen bana vurdun mu nasıl vurursun" dersek çünkü bu konu olay haline gelir ve yüz göz olup her seferinde bir tartışma konusu yaratırız diye düşündük. Hiç öyle bir şey olmamış gibi başını okşayıp "sen benim canım oğlumsun, anlat bana noldu" tarzında bir konuşma yaparak olayı geçiştiriyoruz. "haa o kadar kolay değil bizim ki sakinleşmiyor öyle hemen" diyorsanız devamında ki anahtar kelime sabır sabır sabır.. sabırla anlatmaya devam, ancak kısa cümleler kurarak konuyu çok uzatmadan ve hatta hemen konuyu başka bir yere kaydırarak.. "Ama ben o kadar sabredemiyorum ben de insanım" dediğiniz nokta da ortamı başka birine devretmek ve ordan uzaklaşmak ta bir çözüm oluyor. "Şöyle bir tane ağzına çakasım var" hallerinde bile olsanız :) biliyoruz ki çocuğumuza olan kızgınlığımız salondan mutfağa yürüyünceye kadar geçiyor ve eğer bağırsak üzüntüye dönecek o kızgınlık!

-Küfür öğrenmiş, bel altı sorular soruyor.. İşte bu nokta hepimizin bir gün başına gelecek bir olay. Dayısı küfür öğretmiş, neden diye sorduğumda tüm cinsiyetçi yaklaşımların ötesinde bir tavırla "erkek çocuğu o" cevabıyla muzdarip bir anne olarak, gerçeklerden koşarak kaçamayacağımı öğrendim. Evde ki herkesi tembihledim. Küfür ettiğinde kızmak, gülmek, aa demek, çok ayıp demek yok. Duymamış gibi yapıcaksınız ısrarlı devam ederse, bence komik değil ben sevmedim, şeklinde cevap vereceksiniz dedim. Gerçekten de işe yaradı ve San unuttu bi süre sonra o küfürleri. Peki bel altı sorular? Soyut kavramları yada cinsel kavramları anlamadıkları gibi merak etmeleri de çok doğal. Mümkün olduğunca sıradan davranmakta fayda var. Mesela "anne memene bakabilir miyim?" dediğinde "aaaa çok ayıp" dersem merak edicek ben göstermedim diye merakı devam edecek ve her yerde sorabilir hale gelicek. Ayıp ve yasak yok.. Anlatmak var yine :) cevabım şu şekilde oldu: tabi annecim bak meme, bu memeden sen bebekken süt içer karnını doyururdun.Tabi mememin tamamını çıkartıp değil ama göğüs böğür arası bir yerleri göstererek bu cümleyi kurdum :)) Bir daha da sormadı, ilgilenmedi çünkü. 

Tabi bu anlattıklarım San'ın annesi olarak bilgilerim ve deneyimlediklerim. Daha enteresan sorunlar, daha farklı yerlerden sıkıntılar sizi buluyor olabilir ama ben hep şuna inandım; annesi bilir yavrusunu yabancıdan daha iyi. Bir uzman gidip danışacaksanız siz kendiniz için gidin, kendinizi eğitin, siz öğrenin. Çocukları kapı kapı doktor gezdirenlerden olmayın. Nereye bakarken ne düşündüğünü, neden öyle ağladığını anne bilir bence. Önemli olan ona vereceğiniz tepki, siz biliyor musunuz nasıl davranacağınızı? önemli olan kendini eğitmek, çocuğu değiştirmek değil.

Bence...







Yorumlar

Bi de şuna bakıyım